İnsanlar hayatları boyunca kendilerine maddi ya da manevi açıdan
menfaat sağlayabilecek pek çok fırsat ile karşılaşabilirler. Bu tür bir
durumda kimi insanlar çıkar sağlama umuduyla o ana kadar değer
verdikleri herşeyden, hatta sevdiklerinden bile kolaylıkla
vazgeçebilirler. Öncesinde asla hiçbir şeye değişmeyeceklerini
söyleyerek uğrunda pek çok zorluğa katlandıkları, şevkle sarıldıkları
tüm konular bir anda bu kimseler için tüm önemini yitirebilir. Bu
tutarsızlığın sebebi ise bu kimselerin "gerçek sadakati" yaşamıyor
olmalarıdır. Kimi zaman basit bir çıkar umudu ya da önlerine çıkan
küçük bir zorluk bile onları kolaylıkla sadakatsizliğe
sürükleyebilmektedir.
Sadakati en mükemmel şekilde yaşayan insanlar ise müminlerdir.
Müslümanlar Allah (cc)'a iman eder ve sonsuza kadar Rabbimiz'e sadık
kalacaklarına dair söz verirler. Dünya hayatında karşılaşabilecekleri
hiçbir şeyin Allah (cc)'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmaktan daha
kıymetli olamayacağını bilirler. Çünkü sadık olmaya en layık olan
sadece Yüce Rabbimiz'dir. Müminlerin bu kararlı sadakatleri Kuran'da
şöyle haber verilmiştir:
Müminlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları
ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını
gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile
(sözlerini) değiştirmediler. (Ahzab Suresi, 23)
Müminlerin Allah (cc)'a olan bu sadakatleri, aynı zamanda
onların Kuran ahlakına ne kadar şevkle bağlandıklarının da bir
delilidir. Zira hiçbir dünya menfaati, maddi ya da manevi hiçbir çıkar
teklifi onları Allah (cc)'a olan bağlılıklarından ve sadakatlerinden
vazgeçiremez. Ve yine hiçbir şey onlara Allah (cc)'ın rızasını
kazanmaktan daha sevgili ve çekici gelmez. Allah (cc)'a olan
sadakatleri onları daima şevkle Allah (cc) yolunda hizmet etmeye ve
Allah (cc)'ın rızasını kazanacak işler yapmaya yöneltir. Kuran'da
inananların, Rabbimiz'e olan bu sadakatlerini şöyle dile getirdikleri
bildirilmektedir:
De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Enam Suresi, 162)
Kuran'da Allah (cc)'a sadakatten kaçınan ancak dünya hayatına
ve buradan elde edecekleri metaya karşı büyük bir sadakatle bağlanan
insanların ahlakı da haber verilmektedir. Bu kimseler Allah (cc)'ı razı
edecek ahlakı göstermeleri ile, kendi menfaatleri arasında tercih
yapmaları söz konusu olduğunda Allah (cc)'a sadakatten hemen yüz
çevirmektedirler. Oysa ki dünya hayatında elde edebilecekleri her türlü
menfaat gelip geçicidir. Zenginlik, güzellik, itibar gibi özelliklerin
hiçbiri insanlara Allah (cc)'a sadakatin kazandıracağı manevi
nimetlerin yerini tutamaz. Allah (cc) insanlara ancak Kendisi'ne samimi
olarak yöneldikleri takdirde gerçek mutluluğu, huzur ve iç neşesini
yaşatmaktadır. İman olmadan, Allah (cc)'a saygıyla bağlanmadan elde
edilenler insanlara ancak geçici ve yüzeysel zevkler yaşatmaktadır.
Allah (cc)'a sadakat ise, beraberinde insanlara hem dünyada güzel bir
hayat, hem de ahirette Rabbimiz'in sonsuz dostluğunu, sevgisini,
rahmetini, rızasını ve nimetini kazandıracaktır. Kuran'da salih
müminlerin, hiçbir zaman için Allah (cc)'ın rızasını, Allah (cc)'a
sadakati dünyevi bir çıkara tercih etmeyecekleri şöyle bildirilmektedir:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı
zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya
kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı
(dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)
Allah (cc) Kuran'da, bir ömür boyu gösterdikleri sadakate
karşılık mümin kullarını mükafatlandıracağını şöyle müjdelemektedir:
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları
sadakatlerinden dolayı mükafatlandıracak, münafıkları da dilerse
azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir.
Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Ahzap Suresi, 24)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder